Köşe Yazıları Türkçe

Ey Türk oku ve kendine gel!

Türkler, Kur’an-ı Kerim’in „Oku!“ emriyle gelmesinden yüz yıl sonra bile titremekle meşguldü. Meşguldü derken, ancak titreyerek kendilerine gelmeye çalışıyorlardı. Türk kültünde okumanın yeri pek yoktu. „At, avrat, silah“ yetiyordu. Tam 350 yıllık bir gecikmeyle de olsa kutsal kitaplarıyla buluştular. Bu sefer (hayatı bir başka) okuyarak biraz kendilerine gelmeye başladılar.

Gel zaman git zaman okumadan yine soğudular. 1800 yılında okuma yazma oranı yaklaşık yüzde beş! Yine titremeye başladılar. Cehalet, tembellik, hedefsizlik gibi hallere düştüler… Şimdi de elektronik aletlerin, dizilerin başında veya sosyal medyada titremekten kendilerine gelemiyorlar.

***

Diasporada yaşayan çocuklarımız gözleri görüyorken, imrenilecek imkanlara sahipken niçin kitap okumuyorlar? Okuyamama bir yana, sanki okumamak için ellerinden geleni yapıyor bazıları.. Bu direnç de nedir anlaşılır gibi değil! Sabırsızlık, hedefsizlik, kolaycılık mı, ne derseniz deyin ama sonuç berbat. Bilmedikleri üç kelimeye rastladılar mı, bir „anlamıyorum“ edebiyatı ki sormayın gitsin…

İster Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu, isterse Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye’si farketmez. Sanki 13 asır önceki Göktürk Yazıtlarını oku da çöz diyen var! Elbette 70-80 yıl önce yazılan romanlarda, hikayelerde bilinmeyen sözcükler, ifadeler geçer. Zaten kelime haznesi böylesi güzel edebi eserleri okuyup yeni kelimeler, deyimler öğrenerek zenginleşmiyor mu? Ama „anlamıyorum“ deyip kestirip atmak da neyin nesi!

Oysa bilinmeyen sözcükleri sözlükten bakmak internetten bir tıklamaya bakar. Google amca veya teyze her saniye hazır bekliyor. Çocuk anlamlarına baktıktan sonra okusa içeriği büyük ölçüde anlayacak, belki okumaktan da zevk alacak. Sabır ve gayret bu anlamda en sihirli sözcükler… En önemlisi de niyet, yani anlamaya, kavramaya niyetlenme. Kitabı eline alır almaz, birkaç bilinmedik sözcükle karşılaşınca, „anlamıyorum“ diye bırakmak kaybetme tembelliği, „Yazar ne diyor acaba?“ diye merakla sözlüğe bakmak ise kazanma gayreti… „Anlamıyorum“ deyip kestirip atmak, anlayamamayı baştan kabullenmek demek. Fakat sabır gösterip okuma ve anlama gayretinde olanlar bir süre sonra hem okumanın tadını çıkarır hem de dillerini geliştirirler.

***

Okuma dedik de aklıma 20. yüzyılın en önemli filozoflarından Eric Hoffer geldi. San Francisco’da bir limanda hamal olarak çalıştığı sırada arda kalan vakitlerini kütüphanede geçirir, bol bol kitap okurmuş. Bu okumalarla ne olmuş biliyor musunuz, yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri!

Kitap alışkanlığının da trajik bir hikayesi var. Beş yaşındayken İngilizce ve Almanca okuyabilen Hoffer, bir gün annesiyle birlikte merdivenden düşer, annesini kaybeder, bir süre sonra da kendi gözlerini. On beş yaşındayken bilinmeyen bir sebeple göz ışığına kavuşur ve görmeye başlar. Görme nimetini okumayla buluşturur ve yeniden görememe endişesiyle kendini öylesine okumaya verir ki… Adeta okuma sevdasına tutulur, okuyabildiği kadar okur. Göz ışığını kaybetmez ama okuma alışkanlığını ömrünün sonuna kadar sürdürür. İlginçtir, 1964 yılında Kaliforniya’da bulunan Berkeley Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde danışmanlık görevine başlar, ama yanı sıra iş arkadaşlarına bahsetmeden limanda hamallık yapmaya da devam eder.

***

Avrupa ülkelerinde „ekmek elden su gölden“ esprisi içinde her şeye sahip çocukların okumanın, öğrenmenin değerini anlamamaktaki ısrarları kahredici. İmkanların kıymetini bilmemek de bir çeşit nankörlük! Bazı şeylerin farkına varmak için illa çile çekmek, açlık ve susuzluğu tatmak, yoklukla sınanmak mı gerek? Filozof Eric Hoffer, bir daha görememe korkusuyla okumaya sığınıyor; hayatı okuyarak kavrama maksadıyla. Ne acı ki günümüzde piyasa okumadan hayatı güya anladığını, bilgi sahibi olmadan da fikir sahibi olduğunu sananlarla dolu… Hem de sadece kuru malumatlarla… Anlaşılıyor ki „Oku!“ esprisinin arkasındaki gerçeği yakalamak zor zanaat…

Titreyerek kendine gelmenin vakti geçti. Çocuklar ya okuyarak dirilecek ya da titremeye devam edecek. Üçüncü yol var mı?

Letzte Aktualisierung: 20. November 2022
Zur Werkzeugleiste springen